Josef Stalin

Eski Sovyetler Birliği Hükümet Başkanı


Doğum Tarihi: 18 Aralık 1878

Doğum Yeri: Gürcistan

Eğitim: Tiflis Ruhban Okulu, Gori Kilise Okulu


Biyografisi


Josef Stalin (asıl adı Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili) (18 Aralık 1878[1] – 5 Mart 1953), Gürcü asıllı Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri (1922-1953). Sovyetler Birliği’ni 1924’ten ölümüne kadar diktatörlük rejimi ile yönetti.[2][3][4] Stalin; Sovyetler Birliği’ni endüstriyel ve askeri bir süper güce dönüştürdü, fakat bunu gerçekleştirirken totaliter politikalar uyguladı ve milyonlarca Sovyet vatandaşı diktatörlüğü sırasında hayatını kaybetti.[3][4] Stalin döneminde; 3 ila 20 milyon arasında insan çalışma kampları, zorunlu kolektivizasyon, kıtlık ve yargısız infazlardan dolayı ölmüştür.[3][5][6][7][8]

 

Josef Stalin; Vladimir Lenin’in ölümünden sonra Komünist Parti Genel Sekreteri olarak nüfuzunu artırdı ve 1927 yılında Sovyetler Birliği’nin lideri konumuna geldi. Sovyetler Birliği’ni kolektif bir liderliğin parçası olarak yönetmesine rağmen, yönetim kadroları arasındaki nüfuzu ve komunist rejimin dışarıdan algılanışı diktatör olarak gözükmesine sebebiyet verdi.[9] İdeolojik olarak Marksizmin Leninist yorumuna adanmış bir komünist olan Stalin bu fikirleri Marksizm-Leninizm olarak resmîleştirirken, kendi politika ve uygulamaları Stalinizm olarak tanımlanmaya çalışılsa da Stalin bizzat bu tanımlamaya karşı çıkmıştır.[10]

 

Stalin hükûmeti Komünist Enternasyonal aracılığıyla Marksizm-Leninizmi yurtdışına taşıdı ve 1930’larda, özellikle İspanya İç Savaşı’nda Avrupa’da anti-faşist hareketleri destekledi. 1939’da Nazi Almanyası ile Sovyetler’in Polonya’yı işgal etmesi ile sonuçlanan bir saldırmazlık paktı imzaladı. Nazi Almanyası, anlaşmayı 1941’de Sovyetler Birliği’ni işgal ederek sona erdirdi. İlk gerilemelere rağmen, Sovyet Kızıl Ordusu Nazi saldırısını püskürttü ve 1945’te Berlin’i ele geçirerek Avrupa’da II. Dünya Savaşı sona erdi. Daha sonraki süreçte Sovyetler, II. Dünya Savaşı esnasında işgal ettikleri Baltık ülkerinde yeni sosyalist devletler ilan etti ve Orta ve Doğu Avrupa, Çin ve Kuzey Kore’de Sovyet yanlısı hükûmetler kurulmasına yardımcı oldu. Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri savaştan küresel süper güçler olarak çıkarken; Stalin, ülkesini savaş sonrası yeniden yapılanma yoluyla yönetti ve 1949’da nükleer bir silah geliştirdi. Bu yıllarda, ülke başka bir büyük kıtlık ve ülkede görev yapan Yahudi doktorlara yönelik başlatılan anti-semitik bir kampanya yaşadı. Stalin’in 1953’teki ölümünden sonra, yerine gelen Nikita Kruşçev, Stalin’in politika ve uygulamalarına karşı çıktı ve Sovyet toplumunda destalinizasyonu başlattı.

 

20. yüzyılın en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilen Stalin, onu işçi sınıfının ve sosyalizmin bir şampiyonu olarak kabul eden uluslararası Marksist-Leninist hareket içinde, yaygın bir kişilik kültünün oluşmasına yol açtı. Ekim Devrimi’ni planlayan ve başarıya ulaştıran liderler arasında yer alan, Rus İç Savaşı’nda cephe komutanlığı yapan ve II. Dünya Savaşı’nda muzaffer olan Kızıl Ordu’nun başkomutanı Stalin özellikle 1930’lu yıllarda Sovyet ekonomisindeki büyük kalkınma ve II. Dünya Savaşı’ndaki zaferden dolayı Rusya ve Gürcistan’da popülerliğini korudu. Rusya’da yapılan bir ankette 20. yüzyılın en başarılı üçüncü lideri seçildi.[11] Tarihin akışına etki eden önemli rolü dolayısıyla pek çok tarihçi ve yazarın üzerine araştırmalar yaptığı Stalin,bu özelliği ile hakkında en fazla eser ortaya konulan siyasetçilerden birisi oldu. Fakat, Stalin’in totaliter hükûmeti geniş bir kesim tarafından kitlesel baskılar uygulamak, etnik temizlik, sürgünler, yüz binlerce infaz uygulamak ve milyonlarca insanın ölümü ile sonuçlanan kıtlıklara sebep olmak ve yönetmekle suçlandı. Aralık 1965 tarihli gizli bir Sovyet içişleri bakanlığı raporuna göre, 1940-1953 arasında 46.000 kişi Moldova’dan, 61.000 Belarus’tan, 571.000 Ukrayna’dan, 119.000 Litvanya’dan, 53.000 Letonya’dan ve 33.000 kişi ise Estonya’dan sürgün edildi.[12]